30 Aralık 2009 Çarşamba
Beyin Hamallığı
Bi arkadaşla konuşurken aklıma geldi bu konu aslında. Konu tam olarak şöyle "sen neden Turkcell kullanmıyorsun ki?" diye bir soru sordu. Bende ona vakti zamanında Turkcell kullandığımı baya uzun bir zaman ve ekonomimi kötü etkilediğini aveanın daha cazip geldiğini falan anlattım. O da olur mu öyle şey ya şu an çok avantajlı diye epey bi Turkcell'in reklamını yaptı. Ama benim dilim o kadar yandı ki Turkcell'den miken geçmem. Her neyse bende diğer bahane olarak ben telefon numaralarını çok zor ezberlerim. Nerden baksan 4 senedir avea kullandığımı ve daha numaramı tam olarak yeni ezberlediğimi falan anlattım. O ne yaptı peki? Kendi numara hafızasını övdü durdu. Nasıl baydı nasıl baydı anlatamam. Her neyse geyik yapmıyim...
Bende ona zamanında numaraları çok çabuk ezberlediğimi ama artık yaşlandığıma dair şeyler geveledim. Yemedi tabi. Tabiii tabi diye karşılık verdi. Bunun üzerine numara ezberleme hamallıktan başka bir şey değildir mottosunun arkasına sığındım...
Ama öyle değil midir ki? Numara ezberlemek nedir ya? Eskide kaldı artık o olay. Eskiden zordu hayat. Teknoloji böyle gelişmemişti, cep telefonları bu kadar yaygın falan değildi. Hatta baya eskiye gidersek yoktu bile. Herkes hayatta kalmak için ezberlemek zorundaydı numaraları. Telefon kulubeleri vardı eskiden. Ezberleyemeyenler ise yanlarında küçük küçük defterler taşırlardı. Nasıl bir irite edici bir görüntüdür o küçük küçük rehberlerin içinden bakınıp bir yerleri aramak? Bunu göze alamayanlar karizma yapmak için ezberlerdi tüm numaraları. Beynimiz gerekli gereksiz kişicanların numaraları ile dolup taşardı. Hatta eski insanların kafalarının yeni nesil şeyleri almayışının nedenide budur bana göre. Nasıl yani mi diyeceksiniz? Eski insanlar kafalarına gerekli gereksiz bilgileri yükleyerek bilgi hamallığı yapmış durmuş. Şimdi sen ona yeni sistemi öğretmeye kalktıkça onlar kafalarında olan gereksiz numaralardan ötürü yeni bilgileri kavrayamıyorlar yeaa.
Şimdi öle mi anasını satim? Telefon rehberi denen bir şey var olmadı memory stickler var böle miniminicik. Milyarlarca telefon numarası sığar içine. Kaydet kaydet dur. Hem telefon rehberi yerine ben hala ezberden arıycam diyip inatla numara çevirmeye çalışırsan gülmezler mi ulan sana? -Aaa şuna bak teknoloji cahili numara çeviriyor hala demezler mi?
Derler Ajan derler. Her şeyi derler. Hal böyle iken ciddi ciddi numara ezberlemek harbi hamallık be hacı*. hem ne halt yemeye ezberliyorsan. Değişicek o değişicek. Telefon numarası almak iptal etmek o kadar kolay ki şimdilerde anasını satim. Herkes kafasına göre bir o operatöre bir bu operatöre geçiyor çocukların eline düştü bu olay. Cıkcıkcık bilinçli olalım olduralım. Sık sık numara değiştirip ulaşmak isteyenlerin tav olmasına müsamaaa göstermeyelim.
*Bunada tavımdır he. Bir seslenme nidası olarak: Hacı!
**Hacı'yı geçtim ajan ne lan. Bi de abartıp acan diyenler var.
8 Aralık 2009 Salı
Derste Uyumak
Günlerdir uykusuzum. Deli oluyorum resmen.
Bir kaç gündür elimde olmayan sebeplerden ötürü çok geç saatlerde yatıp ertesi gün yine elimde olmayan nedenlerden ötürü erken saatte kalkıyorum. iki günde toplasan 4 saat ya uyumuşumdur ya uyumamışımdır. Derdim ne, ne kalkıyorum sabahın köründede gidiyorum derse di mi? Bende sordum bunu kendi kendime. Sınav haftasının bitmesine rağmen, ufak çaplı derslerin ufak çaplı vizeleri boş bir günün erken saatlerinde, (kargacıklar bokcağazlarını yemeden) icra ettirildiğinden seve seve kalkmak zorunda kalıyorum böyle. Hazır kalkmışım deyip vizeye girip evede gitmeyip derse giriyorum. Hal böyle olurken uyumakta kaçınılmaz tabi.
Bugün hayatımda uyumadığym kadar uyudum derste. Daha önce hiç bu kadar ders anlatılırken uyumamıştım. Hatta ders anlatılırken ışıklar kapansın rahat uyuyim diye tartıştım bile bazı arkadaşlarla. O derece.
Her neyse ders anlatılıyor ve ben yavaş yavaş geçiyorum kendimden. İki dünya arasında sıkışıp kalmak gibi bir histi sayın seyirciler! Mışıl mışıl uyuyorum farkındayım. Ama diğer yandan dersi dinliyorum. Yok artık demeyin. Bizzat başıma geldi. Kafamda hocanın söyledikleri canlanıyor. Trim'ler List'ler resmen bilinçaltımda yaşıyorum dersi. 4 saatlik Ship Construction dersinin 3 saatini uyuyarak geçirdim. Diğer dersdede uyurdum bıraksalar ama hoca herkese o günü özetleyen bir soru kağıdı verdi. O derste çözülüp değerlendirme için teslim edilmesi gereken.
Mecbur kalktım tabi, hiç umudum yok ama, zerre dinlememişim dersi. Boş vericem diye düşünürken bi baktım terimler, formüller aşırı tanıdık geliyor. Başladım tek başıma çözmeye. Kendimi kasıp ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum fena konsantre olmuşum. Hocanın dikkatini çekti bu durum. Geldi başımda dikildi ve kağıdıma bakıyor. Bende ona baktım, kaşları çatılmış bir vaziyette kesiyor kağıdımı...
-E sen 3 saat boyunca uyudun dersimde nasıl çözüyorsun bunu? Bu hafta anlattım çözümünü.
- Derse gelmeden mi çalıştın?
- Hayır, ama sanırım uyurken dinlemişim sizi (O nasıl bişi lan öle?)
-Hmmm. İlginç
dedi ve gitti. Uyumadım desem rüya bile gördüm. Hem uyudum hem ders dinledim yani. Çok garip bir tecrübe oldu benim için paylaşıyim dedim :)
Bir kaç gündür elimde olmayan sebeplerden ötürü çok geç saatlerde yatıp ertesi gün yine elimde olmayan nedenlerden ötürü erken saatte kalkıyorum. iki günde toplasan 4 saat ya uyumuşumdur ya uyumamışımdır. Derdim ne, ne kalkıyorum sabahın köründede gidiyorum derse di mi? Bende sordum bunu kendi kendime. Sınav haftasının bitmesine rağmen, ufak çaplı derslerin ufak çaplı vizeleri boş bir günün erken saatlerinde, (kargacıklar bokcağazlarını yemeden) icra ettirildiğinden seve seve kalkmak zorunda kalıyorum böyle. Hazır kalkmışım deyip vizeye girip evede gitmeyip derse giriyorum. Hal böyle olurken uyumakta kaçınılmaz tabi.
Bugün hayatımda uyumadığym kadar uyudum derste. Daha önce hiç bu kadar ders anlatılırken uyumamıştım. Hatta ders anlatılırken ışıklar kapansın rahat uyuyim diye tartıştım bile bazı arkadaşlarla. O derece.
Her neyse ders anlatılıyor ve ben yavaş yavaş geçiyorum kendimden. İki dünya arasında sıkışıp kalmak gibi bir histi sayın seyirciler! Mışıl mışıl uyuyorum farkındayım. Ama diğer yandan dersi dinliyorum. Yok artık demeyin. Bizzat başıma geldi. Kafamda hocanın söyledikleri canlanıyor. Trim'ler List'ler resmen bilinçaltımda yaşıyorum dersi. 4 saatlik Ship Construction dersinin 3 saatini uyuyarak geçirdim. Diğer dersdede uyurdum bıraksalar ama hoca herkese o günü özetleyen bir soru kağıdı verdi. O derste çözülüp değerlendirme için teslim edilmesi gereken.
Mecbur kalktım tabi, hiç umudum yok ama, zerre dinlememişim dersi. Boş vericem diye düşünürken bi baktım terimler, formüller aşırı tanıdık geliyor. Başladım tek başıma çözmeye. Kendimi kasıp ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum fena konsantre olmuşum. Hocanın dikkatini çekti bu durum. Geldi başımda dikildi ve kağıdıma bakıyor. Bende ona baktım, kaşları çatılmış bir vaziyette kesiyor kağıdımı...
-E sen 3 saat boyunca uyudun dersimde nasıl çözüyorsun bunu? Bu hafta anlattım çözümünü.
- Derse gelmeden mi çalıştın?
- Hayır, ama sanırım uyurken dinlemişim sizi (O nasıl bişi lan öle?)
-Hmmm. İlginç
dedi ve gitti. Uyumadım desem rüya bile gördüm. Hem uyudum hem ders dinledim yani. Çok garip bir tecrübe oldu benim için paylaşıyim dedim :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)