24 Nisan 2009 Cuma

İsyanım Var Uleyn!

İstanbul. Yaşadığım büyüdüğüm şehir. Severim sayarım, yeri bende bambaşkadır.

Amaaa.

22 Nisan günü nefret ettiğim şehirdir kendisi.

Yagmurlu bir gündü zaten. Severim normalde yagmuru ama soğuk. Ah o soğuk olmasaydı daha iyi değilmiydi?

Okulda parmağını bir kaza sonucu kesmiş ol. Revire git o saatte hemşireyi ara te allam yareppim. Hemşire yerine First Aid dersine giren ürolog doktoru bul. Ufacık kesiğe dikiş atalım diye tutturmasını bertaraf et. "Ulan sınavım var benim ebesinin hedesi gibi. En son isteyeceğim şey sağ elime aptal bi kesik yüzünden dikiş atılması olurdu!" Bi pansuman yeter diyip çıktıktan sonra elim sargılı şekilde daha kapıdan dışarı çıkmadan ağzıma bi sigara koyup cebimde çakmak aranırken karşıdan gelen birinin bana baktığını farkettim. Umurumda değildi tabi o kadar sinirin üstüne. Karşıdan gelen Matthew Nazmi. Yüzünde bi tebessümle yanıma gelip "Ne olmak eline?" demesi benim ağzımda sigarayla konuşamam falan.

Eve git ve bir anda baya uzun süredir ailemi görememiş olmanın verdiği şevkle. "Ulan nasılsa perşembe cuma ki derslerde iptal" Neden gitmiyim ki diye düşündüm ve düştüm yollara.

Daha aksilik İstanbul'un en başından yakaladı beni. Otobüs tam İçmeler durağına gelmişti ki "DANN!" Arkadan gümbürttüler otobüse. O otobüs gitmez tabi bir daha indik aşşağı arkadan gelen otobüsü beklemeye başladık. Derken o da ne? Okuldan bir arkadaş. Muhabbet edilcek gibi değil sıkıcı boğucu böhk. Mecbur selam vermek zorunda kaldım. Vermez olaydım. Arkadan gelen otobüsede birlikte bindik ve yanyana oturduk. Mecidiyeköye gidiyormuş. Bitmesi imkansız bir 2 saatlik yolculuk! Birde bunların üstüne Maltepeden başlıyarak etkisini baya bi gösteren meşhur İstanbul Trafiği. Ne olmuş yani 23 Nisan Arifesiyse? Ne olmuş tatil varsa. İlla bir yerlere mi gitmeniz gerekir Eyy, İstanbul Halkı?
Saat 8:30 oldu ve en son otobüs 9 da olduğu için ben gardım düşmüş bir halde vazgeçtim otagara gitmekten. Boğaz köprüsünde indim ve babannemi bi ziyarete gidiyim ertesi gün kaçarım ailemin yanına diye düşündüm.

Boğaz köprüsü durağından Beylerbeyine o soğukta yürümek tam bir kabustu. Durağa geldim ve otobüsü bekledim. Sıkış tıkış bir otobüs geldi ve bindim. Herşey yoluna geldi diye düşünüyordum. Hatta bu kadar aksiliğin üstüne daha fazla aksilik olmaz diyordum. Bir kez daha yanıldım.

Beylerbeyinden yukarı döndü ve o da ne yine durdu otobüs. Ters yönden gelen arabanın şöförü konuşuyor. "Abi hiç çıkma yukarıda ölümlü kaza var çok fena dönemezsinde geriye" Peşinden ambulanslar geldi. Ana baba günü. Yukarıya çıkan başka bir yol yok mecbur otobüs yolun açılmasını bekliycek. Mecbur herkes indi. Başka bir yol denemek için. Bende tekrar geri yürüdüm Beylerbeyine. Sigaram bitmişti. Bi sigara alıyim diye düşündüm ama o gün bende bir şey vardı ya Tekel Bayi doludur Beylerbeyi tek bir tane bulamadım elimin altında. Uzakta buldum bi tane ve durağa yürüyüp babannemin evine daha uzaktan ama açık yoldan giden otobüse bindim. Otobüs boştu nispeten. Tam iniceğim durağa gelmiştim ki bir bayan benim omzuma dokundu ve elimin kanadığını söyledi. Elime baktığıma yaralı olan yerden sargıların üstünden kanıyordu ve montum kan revan içinde kalmıştı. Elime baktıkça hay lanet bir bu eksikti dedim. Sargıyı söktümve yarayı sildim. O saatte nereden ne bulucaktım? Gittim açık bi büfeye ve yara bandı sordum. Yeni bitti dedi. Hay aq dedim. Bir Markete gittim. Yara bandı var mı dedim. Var dedi ve başka bir şeyle ilgilenmeye başladı ipnenin evladı. Küçük bir kıza babasıyla ilgili bitmek bilmez geyikler yapıp duruyor. Bende orada için için kanıyorum. İşi bitince tekrar baktı yüzüme ne istiyorsun der gibi. Dedim yara bandı sordum size vericek misiniz? Haa yaptı 50 kuruş dedi ve verdi. Attım yüzüne parasını. bide çikolata aldım niye aldığımı bilmeden. Yaranın üstünü silip kabuk açılmıycak şekilde bantladım ve kanama durdu. İyi bir iş yaptığımı düşündüm ve babannemin evine gittim ve son bomba eve gittiğimde ev kapı duvar. Evde kimse yok. Her zaman evde olan kadın yok. Anahtar vardı ve girdim. Erkenden yatıp uyumuşum. Hayatımın en kötü günüydü belkide. Bana böyle kötü bir gün yaşattığı için kendilerine sevgilerini sunuyorum. Ey gözünü sevdiğimin İstanbul'u!

2 yorum:

  1. geçmiş olsun kardeşime, gerçekten kötü bi günmüş çok şanssızsın... önünden kara kedi mi geçti nedir :p ama polyannacılık oynamak gerekirse (ütopyamı buradan saygıyla anıyorum) o ölümlü kazadakilerden biri olmandansa bu kadar zincirleme talihsizliği yaşamanı yeğlerim. o marketteki adamı öldüresiye dövesim geldi bi de >:( ilerde bu kadar kötü günler yaşamamanı temenni ederim (evet farkındayım osmanlıca oldu biraz sonu idare et)

    YanıtlaSil
  2. Valla ablacım ne diyim polyanacılık kısmında haklısın sanırım :) Dört ayak üstüne düştüm çünkü. Burada yazmadım ama babannemi ziyaret ettğim için midir yoksa 23 Nisan babannemin dedemle sözlendiği gün müdür nedir bilinmez kadın duygusala bağladı :) 300 tl harçlık verdi bana :) Paranın yok zamanında ne güzel giti sorma :) Bu para için aynı günü tekrar yaşıyabilitem var. :)

    Bkz: Mantıkla maddiyatın çakıştığı nokta :)

    YanıtlaSil